Günlerdir kamuoyu 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim konusunu tartışmaktadır. 28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla dayatılan ve toplum mühendisliği ürünü olan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim konusunda 18. Milli Eğitim Şurası’nda Eğitim-Bir-Sen olarak verdiğimiz 1+4+4+4 şeklinde kesintili eğitim teklifimiz benimsenmiş ve şura kararı olarak deklare edilmişti. 6-14 yaş arası öğrencileri aynı koridora, ortak alanlara ve aynı sınıfa toplayan 8 yıllık kesintisiz eğitim ucubesini savunanlar ve dayatmaya hikmet üretenler türedi. İlköğretim birinci sınıf öğrencisi ile sekizinci sınıf öğrencisi arasında gerek fizikî gerek ruhsal gelişim bakımından çok büyük fark var. Farklı ilgi, ihtiyaç ve meraka sahip çocuk ve gençler aynı fiziki ortamda eğitim görüyor. Ortak alanlar 6 yaşındaki çocuk için de, 14 yaşındaki genç içinde aynı. Birisi korunmaya, şefkate, desteğe ve yeteneklerine göre erken yaşta yönlendirilmeye muhtaç; öteki, kabına sığmaz, enerji dolu ve hayat için yol haritası çizme noktasındadır. Bu kadar farklılığa rağmen çocuklar, 28 Şubat darbecilerinin emriyle aynı binalarda bir arada eğitim görmeye mecbur edildi. Maksat, ne eğitimde kalite ne de çocuklarımızın yeteneklerinin keşfedilip geliştirilmesiydi. Açıklamaya gerek yok, çünkü maksat, herkesin bildiği gibiydi.
Mesleki eğitime can çekiştiren 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim, bazen iş çevrelerinin “meslek lisesi memleket meselesi’ kampanyalarına ve gazete ilanlarına neden oldu. Meslek odalarının her fırsatta sanayide ara eleman sıkıntısına vurgu yaptığını, geriye dönük demeçlerini taradığımızda rahatlıkla görebiliriz. Hal böyleyken, TÜSİAD ve bazı çevrelerin mesleki eğitimin önünü açacak 4+4+4 kesintili eğitim tasarısı ile ilgili hop oturup hop kalkmalarının ve ‘kızlar’ edebiyatı yapmalarının bir tek gerekçesi var; o da, imam hatiplerin orta kısmının tekrar açılması endişesidir. Ortaokulda açıktan bitirmeye fırsat verildiği takdirde ‘çocuk gelinler artar, kızlar okutulmaz’ diye kulakları okşayanlar, ne yazık ki, üniversite kapılarında kızları başörtüsü yüzünden dışlayanlardı. İkna odalarında imha süreçlerine soktukları çocukların psikolojisini bozanlar ve kızlara travma yaşatanlar şimdi ‘şirin anne’yi oynamaya çalışıyorlar. Bunlar dikkate alınmaya bile değmez.
‘Bunu yapacaksınız’ dediği için paşalara sadakat yarışına girip ‘siyasi hayatıma mal olsa dahi’ diyerek 8 yıllık eğitimi uygulamaya koyan siyasetçilere gelince, halk onlara dersini zaten verdi. Siyaset onlar için artık resim albümlerinde siyah beyaz fotoğraftır. Kendileri silindiler fakat 15 yıldır eğitime giydirdikleri deli gömleği hala devam etmektedir.
Dünyada adı sanı duyulmamış, çağın gerisinde kalmış, eğitimde iddiası olmayan 20 ülkede uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitimi dayatanlar, meslek liselerinin alt kısmı olan ortaokul bölümlerini kapatırken, cinlik yaparak istisnalar hariç demeyi de ihmal etmediler tabii. 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nun 33. maddesine, “Güzel sanatlar alanlarında özel istidat ve kabiliyetleri beliren çocukları küçük yaşlardan itibaren yetiştirmek üzere ilköğretim ve orta öğretim seviyesinde ayrı okullar açılabilir veya ayrı yetiştirme tedbirleri alınabilir. Özellikleri dolayısıyla bunların kuruluş, işleyiş ve yetiştirme ile ilgili esasları ayrı bir yönetmelikle düzenlenir” şeklinde özel hüküm koyarak, müzik ve baleyi kapsam dışında tuttular. Bazı üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinin konservatuar kısımlarında istisna alanlar için ortaokul hakkı tanıyan bu düzenlemeyle mesleki eğitime, spor liselerine ve diğer bazı alanlara tanınmadı. Bale ve müzikte ortaokul devam ediyor anlayacağınız. Ülkenin elitlerinin haberdar olduğu bu uygulamadan geniş halk kitlelerinin haberi yok tabii ki. Kesintisiz eğitimin ana nedeni, imam hatip liselerinin önünü kesmekti. Katsayı uygulaması da zaten bunu pekiştirmek için yapıldı. Meslek liselerinin felaketinde kendilerine saadet arayan bir kısım çevreler bu cinayeti işlemekle adeta gurur duydular.
Eğitim-Bir-Sen olarak yıllardır bu çarpıklığın son bulması için mücadele ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Katsayı kalktı; sıra, kesintisiz eğitimin dünya gerçekleri dikkate alınarak bilimsel, pedagojik bir şekilde yeniden kurgulanmasında. 4+4+4 tasarısı, bu ihtiyacı karşılamak içindir. Fakat mahşeri cümbüşçüler boş durmuyor.
Doğu’da Zerdüştlüğü yeniden diriltmek için panel düzenleyen sendika, 4+4+4 ile ilgili iş bırakıyor ve gürültü çıkarmaya devam ediyor. Bunları bir nebze anlıyoruz. Peki, malum sendika ne yapıyor dersiniz. O da, ilkokul kısmı 4 yıl olursa 42 bin öğretmen boşta kalacak diye ekran ekran, okul okul dolaşarak eğitimcileri kışkırtmaya ve hepsi İLKSAN üyesi olan sınıf öğretmenlerini yanıltmaya çalışıyor. Konu, Kanal 24’te Milli Eğitim Bakanı Sayın Dinçer’e soruldu.
-Yaşar Taşkın Koç: Bir öğretmenimiz ısrarla telefon ettiği için soracağım, 5. sınıf öğretmenleri bu yıl yasa geçer ve uygulamaya geçerse ne olacaklarını soruyorlar.
-Dinçer: Hala 5. sınıfta öğrencileri olacak onların.
-Yaşar Taşkın Koç: Ortaokula geçmiş olmuyor mu bu yıl 4’ten...
-Dinçer: Ortaokula geçmiş olsa bile... Şimdi bakın, yaptığımız uygulamada ilköğretimin devamı şeklinde olacak, bir, müstakil ortaokullar olacak, iki ve nihayet lisenin öncesi olacak diye tanzim ettik. Şimdi diyelim ki, aynı mahallede iki tane ilköğretim okulu varsa, biz fiziki olarak da ayırmak istiyoruz, çünkü çocukları da yaş olarak da, pedagojik olarak bir arada tutmaya çalışıyoruz, yani ilkokuldaki çocuklar ayrı bir binada, ortaokuldaki çocuklar ayrı bir binada olsunlar diye. Öyle olunca diyelim ki A ilköğretim okulundaki 5. sınıf hocası ortaokul olarak diğer binayı seçmişsek, ayırmışsak o binada 5. sınıf öğretmeni olarak devam edecek.
-Yaşar Taşkın Koç: Norm kadroda hiçbir değişiklik olmayacak.
-Dinçer: Yok, yok, olmayacak. Yani dediğim gibi her şeyi değiştirmiyoruz biz.
Fazla söze hacet var mı? Peki, felaket tellallığı yapanlar şimdi ne yapacaklar? Bu saatten sonra aynı propaganda ne kadar gider? Biz ısrarla ‘sınıf öğretmenlerinin güvencesi Eğitim-Bir-Sen’dir’ dedik. Kimsenin mağduriyetine göz yummayız. Tıpkı İLKSAN’da yapılanlara göz yummayacağımız gibi. Eğitim-Bir-Sen olarak seçimleri aldığımızda İLKSAN’ı bağımsız denetime açarak defoları kamuoyuyla paylaşacağız. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
Korkunun ecele faydası yok, beyler.
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
Güçlü bir bilinçle ayağa kalkma, hakikati haykırma vaktidir.
Ne rakipsiniz ne de refik
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ