Nasıl bir hayatı yaşayacağımıza dair karar vermeye yeltenen emperyalist kurgular, içinde yaşadığımız zamana ve zemine katlanılmaz ölçüde kaos yaymaktadır. Dışarıdan olduğu kadar içeriden de son derece bilinçli tatbik edilen plan ve programlar, yaklaşık yüzyıldır yanlış müfredatla uygulanan eğitim sisteminden sosyo-kültürel hayatın gündemini, dilini belirleyen yapay tartışmalara kadar tüm faaliyetler, milleti benliğinden, kimliğinden koparmayı amaçlamıştır. Her şeye rağmen asla yitirmediğimiz ümidimiz, geleceğimiz adına azmimizi büyütecek nitelikten yoksun değildir. Dünün maddi-manevi yoksulluğunun çaresizliği içinde sadece var olma mücadelesi veren Türkiye, bugün için canlı, dipdiri dinamikleri ile dimdik ayaktadır. Kökleri maziye dayalı bir âtinin, kendisinin ve dünyanın farkında olan bilinci, sadece bölgesinde değil, dünyada dengeleri, denklemleri değiştirecek olgunluk ve cesarete sahip olmuştur, daha da olacaktır. Yeniden doğrulma süreci, evvela müfredatın milli bünyemize daha elverişli hale getirilerek; devlet-toplum ilişkisi demokratik, sivil ve milletin yaptığı bir anayasayla taçlandırılarak kemale erdirilmelidir. Ayrıca ülkemiz için yaptığımız her iyi açılımın mutlaka önce ümmet coğrafyasında bir karşılığı, sonra bütün dünyanın gidişatında etkisi olmuştur, olacaktır. O bakımdan tarihsel, kültürel bağlantı ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak, uzun ayrılıklar yaşadığımız kardeşlerimizle, kardeş coğrafyalarla yakınlaşmak, bütünleşmek hayati ve tarihi öneme sahiptir. Bir yönüyle yaşanan sancı, kutlu bir doğumun habercisidir.
Varlığı, amacı, idealleri ve mücadelesi ile eğitim davasını en yüksek, en önemli mesele kabul eden Eğitim-Bir-Sen, mali ve sosyal haklar noktasında da büyük kazanımlar elde ederek tüm eğitim çalışanlarımızın haklı desteği ve teveccühüyle büyümeye devam etmektedir. 24 yıllık hak ve özgürlük mücadelesinde; emeğinin, çabalarının ve kazanımlarının sonucunda ulaştığı 402 bin üye sayısıyla yeni bir destana daha imza atarak zirvedeki yerini tahkim etmiştir. Bu gösterge, sendikamızın sayısal çoğunluk başarısı yanında belki ondan da önce, özlük ve özgürlük hakları için mücadelemizin, müfredat gibi temel eğitim meselelerindeki duyarlılığımızın ve tüm genel konularda medeniyet değerlerimize uygun duruşumuzun eğitim çalışanlarınca bilinçli, katılımcı bir tercihle benimsenerek daha fazla güç birliğine dönüştüğünü ortaya koymaktadır.
Eğitim çalışanlarımızın sendikamıza verdiği destek, normal bir teveccühü aşan niteliğiyle gerçek bütünleşmeyi ifade etmektedir. Eğitim-Bir-Sen’e aidiyet, demokrasi ve kalkınma yolunda tüm kaynaklarını harekete geçiren Türkiye ideali etrafında gönüllü, bilgili, katılımcı bir seferberliğin derlenip toparlanarak bütünleşmesi sonucudur. Aynı bilinç ve sorumluluğumuzun artarak sürmesi, birlikteliğimizi daha güçlü ve anlamlı kılacaktır. Sayısal olarak kendimizle yarıştığımız ortamlarda bile olgunluk sınırımızı aşmadık; vakur, mütevazı duruşumuzu bozmadık, bozmayacağız. Yapay, zorlama ayrımlarla insanımızı dışlamadık, itmedik, ötekileştirmedik. Hangi sebeple olursa olsun, buna hakkımızın olmadığının bilincinde olduk. Bütün eğitim çalışanlarını büyük ailemizin birer ferdi olarak kardeşimiz bildik, onlarla kucaklaştık ve bu kucaklaşma bizi büyüttü. Türkiye ile birlikte büyümeye devam edeceğiz. Türkiye ile birlikte büyük rüyalarımız, düşüncelerimiz, büyük umutlarımız, amaçlarımız olacak. Bugün ulaştığımız sayının asıl ifade ettiği işte bu duygu, gönül ve ideal birlikteliğidir. Niteliksiz niceliğin hakikatte hiçbir değeri olmaz. Biz nicelik üstünlüğümüzü, anlamlı nitelikle güce, gücü kazanıma dönüştürüyoruz.
Memur-Sen, bu güçle, 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu sözleşmelerinde bütün kamu görevlileri için 213 kalem yeni hak ve imkânlar elde etti. Maaş ve ücretlere iki yıl için yapılmasını sağladığımız toplamda 19,2’lik artışla tarihe geçen bir zam oranı elde etmiş olduk. Maaş artışına ilaveten hizmet kollarında çalışanlar için elde ettiğimiz kazanımlar bağlamında, eğitim çalışanlarımızdan öğretmen ve müdür yardımcılarına nöbet ücreti verilmesini temin ettik. 2005’ten sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesi, 4/B ve 4/C’li personel için kadro çalışmalarının başlaması, üniversiteler için geliştirme ödeneği uygulamasının devam ettirilmesi, hafta sonu kurslarında öğretmen dışı personele de ücret ödenmesi gibi daha birçok mali ve sosyal hak elde ettik. Kazanımlarımızı kendi yayınlarımız ve medya aracılığıyla tüm halkımızla paylaştığımız için burada fazla ayrıntıya girmiyorum. Ancak karşılanan bir talebimiz, hak ve özgürlükler noktasında tarihsel bir dönüm noktası oluşturmaktadır: Taleplerimiz sonrasında, mesai saati ve arasının Cuma günleri namaza göre ayarlanmasını düzenleyen genelge, on yıllarca sıkıntısı çekilen bir konuda çok anlamlı bir rahatlama sağlamıştır. Kamu emekçilerinin sadece maddi değil, manevi yaşantılarında da rahatlaması bizi ziyadesiyle memnun etmiş, coşku ve azmimizi artırmıştır.
Bu yıl Memur-Sen ve bağlı sendikalar olarak, 1 Mayıs kutlamalarını İstiklâl mücadelemizin önemli direniş noktası olan Kahramanmaraş’ta düzenlediğimiz bir mitingle yapma kararı aldık ve bugünü terörize etmek isteyen malum anlayışlardan farkımızı ortaya koyduk. İnsanımızla kucaklaştığımız mitingimiz coşkulu bir şölen havası içinde geçti. Geçen yıl Konya’da olduğu gibi, bu yıl da Kahramanmaraş’ta sendikacılığın hakka, hukuka riayet eden tarafını gösterdik. Çünkü biz ahlâki ilkeleri olan, erdemi, dayanışmayı önemseyen “değerler sendikacılığı” anlayışını benimsiyoruz. Bizim sendikacılık anlayışımız, mali ve özlük haklar hususunda olduğu kadar, sosyal, kültürel alanda da etkin olmayı amaçlar. “Ben kazanayım da ülke kaybederse kaybetsin” anlayışı, etik dayanaktan yoksundur. Ülkenin kaybettiği yerde hiçbir kazanımın önemi olamaz. Haksızlık yaparak hak aranabilir mi? Hak arama iddiasında olan her kişi ve kurumun söylem, eylem, araç ve üslûp olarak haksızlıktan kaçınma mecburiyeti, temel ahlâki ilke olmalıdır. Bu duyarlılığımız genelde tüm insanımızda özelde kamu görevlilerimizde yüksek bir karşılık ve teveccüh gördüğünden her geçen gün büyüdükçe büyüyoruz. 1 milyon üye sayısına ulaşan Memur-Sen’in ve 402 bin üye sayısını geçen Eğitim-Bir-Sen’in zirvede bulunuşunun sırrı, insanla, değerlerle ve medeniyetle kurduğu sarsılmaz ruh, mana ve gönül beraberliğidir.
Ülke ve millet olarak, birçok konuda yaptığımız hamlelerle, yapılamaz denilen reformların hayata geçtiği bir süreci yaşıyoruz. Bununla birlikte, maddi alanlarda gerçekleştirilen reformların benzerini, ne yazık ki, eğitim ve kültür alanında henüz gerçekleştirebilmiş değiliz. İslâm medeniyeti ilim, irfan ve bilgi medeniyetidir. Böyle bir medeniyete mensup insanlar olarak yaşadığımız kaotik ortamdan çıkışımızın en köklü yolu, yine eğitim sistemimizin varlık, anlam ve değer kodlarımıza uygun bir müfredatın daha verimli kılınmasıyla mümkün olacaktır. Hassas bir ilgi ile önemsediğimiz bu konu üzerinde çalışmalarımızı, sonuca odaklı olarak her kademe ve platformda sürdüreceğiz. Yeni bir anayasa çalışmasını zorunlu kılan toplumsal gelişme, aynı sebeple yeni bir müfredatı da zorunlu kılmaktadır.
Mevcut anayasa, toplumun yükünü kaldıramamakta, taşıyamamaktadır. 12 Eylül darbesinin ürünü olarak topluma giydirilmiş deli gömleği hükmündeki bu anayasa, toplumumuzun bünyesine hiçbir zaman uymamıştır. Yaşanan bunca sıkıntının, bünyemize oldum olası dar gelen darbe anayasasından kaynaklandığını hemen herkes, her kesim kabul etmektedir. Anayasa, devlet ve toplumun işleyişini kuran en temel toplum sözleşmesi olarak, en geniş toplumsal uzlaşma, anlaşma, kaynaşma ve bütünleşmenin yasal zeminini tanzim eder. Anayasa, toplumun birlikte yaşama esasını, temel ilke ve temel niyetini, ruh ve felsefesini ifade eder. Milletimiz, talimatnameyi andıran darbe anayasalarıyla yönetilmeyi hak etmiyor. Bu düşüncelerle ‘Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte’ çağrısıyla oluşturduğumuz Türkiye Anayasa Platformu, kısa zamanda üç yüzün üzerinde sivil toplum kuruluşunun katılımıyla muazzam bir millet inisiyatifine dönüşmüştür.
24 yıllık tecrübemizin ülkemizin yüzyıldır süren demokrasi ve kalkınma mücadelesiyle birleşerek oluşan birikimini, gönül coğrafyamızın muadil kuruluşlarıyla paylaşmak, hepimizin ait olduğu ortak tarih, kültür ve medeniyetin yeniden ihyası adına umut vermektedir. 31. Başkanlar Kurulu toplantısını yaptığımız Makedonya’da yetimlerimizin yüzünü güldürmemiz onların sahipsiz olmadığı ve ümmetin birbirini sahiplenmesi adına önemlidir. Antalya’da gerçekleştirdiğimiz 10. Türkiye Buluşması’na 15 ülkeden 36 sendika temsilcisini bu maksatla davet ettik. Orada gerçekleştirdiğimiz bilgi ve deneyim paylaşımlarımız, daha yakın ilişki zemini sağlayan karşılıklı ziyaret ve anlaşmalara dönüştü. Hemen ardından, İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u ata toprağında anmak ve anlamak için Arnavutluk’ta düzenlediğimiz uluslararası sempozyum, başta kültürel ve duygusal kaynaşma olmak üzere son derece hayırlı sonuçlara vesile oldu. Eş zamanlı olarak Eğitim-Bir-Sen Genel Yönetim Kurulumuzla birlikte Bosna-Hersek, Makedonya, Hırvatistan, Sırbistan-Sancak, Arnavutluk ve Kosova’da faaliyet gösteren eğitim sendikalarının yöneticileriyle Tiran’da bir araya gelerek istişarelerde bulunduk. Hiç vakit geçirmeden Malezya’ya, Tunus’a, Sudan’a gerçekleştirdiğimiz ziyaretler ve imzalanan anlaşmalar, ümmetin güç birliği ile muhteşem açılımlar yapacağını bize gösterdi. Kardeşlerimizle birlikte kendimizi yeniden keşfetmek, ufkumuzu genişletti, genişletiyor. Açılım ve kucaklaşma, meselelerimize daha geniş, daha kuşatıcı bakma imkânı ortaya çıkaracaktır. Bu anlayışla, Eğitim-Bir-Sen Başkanlar Kurulu’nu Ürdün’de gerçekleştiriyoruz, oradan da Kudüs’e geçerek kadim şehrimizin ve kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını, yanlarında olduğumuzu hissettirmek istiyoruz.
Hiç bitmeyen heyecan, bilme ve başarma azmiyle, gönlümüzü ve gönül coğrafyamızı daha mümbit yapma dileğiyle tüm Eğitim-Bir-Sen’li dava arkadaşlarıma sevgi ve selâmlarımı sunuyorum.
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
Güçlü bir bilinçle ayağa kalkma, hakikati haykırma vaktidir.
Ne rakipsiniz ne de refik
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ